Sürdürülebilirlik hedefleri ve artan enerji maliyetlerinin baskısı altındaki işletmeler için Güneş Enerjisi Santrali (GES) yatırımları, artık bir tercihten öte stratejik bir zorunluluktur. Ancak bu yatırımların finansal cazibesini doğrudan etkileyen en kritik nokta, yapılan harcamaların vergi matrahından ne şekilde düşüleceği konusundaki hukuki tartışmadır.
İşletmelerin kendi elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla gerçekleştirdiği Güneş Enerjisi Santrali (GES) yatırımlarının muhasebeleştirilmesi, vergi uygulamasında önemli bir görüş ayrılığına sahne olmaktadır. Gelir İdaresi, bu tür harcamaları gayrimenkulün iktisadi değerini artırıcı harcama olarak değerlendirip amortisman yoluyla giderleştirilmesi gerektiği yönünde istikrarlı bir görüş sergilemektedir. Peki, bu yaklaşım yatırımın gerçek niteliğiyle ve vergi kanunlarının amacıyla ne kadar örtüşmektedir?
Bu yazıda, İdarenin bu kısıtlayıcı yorumuna karşı çıkarak, GES yatırım harcamalarının, özellikle belirli koşullar altında, yapıldığı hesap döneminde doğrudan gider olarak kabul edilmesinin hukuki ve ekonomik temellerini inceliyoruz. Amortisman seçeneğinin ötesinde, doğrudan gider kaydının neden sadece bir vergi avantajı değil, aynı zamanda kanunun lafzı ve ruhuna daha uygun bir uygulama olduğunu ortaya koymayı hedefliyoruz.
6728 sayılı Kanunun 14. Maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/7 bendine eklenen düzenleme şu şekildedir;
“(İşletmeye dahil olan gayrimenkulün iktisadi değerini artırıcı niteliği olan ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamalar, yapıldığı yılda doğrudan gider yazılabilir.)”
Bilindiği üzere, Vergi Usul Kanunu’na göre yapılan harcamanın belirli bir tutarı geçmesi halinde veya ilgili iktisadi kıymetin değerini artırıcı şekilde yapılan eklenti harcamaların amortisman ayırarak gider yazılması gerekmektedir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/7 bendine eklenen düzenlemenin “işletmeye dahil olan gayrimenkulün iktisadi değerini artırıcı niteliği olan” kısmı, VUK amortisman hükümlerine paralel olarak “amortisman ayrılması gerekir” anlamı taşırken devamında gelen “ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamalar, yapıldığı yılda doğrudan gider yazılabilir.” düzenlemesi, amortisman hükümlerine bir istisna getirmektedir. İstisnanın şartı gayet açık iken “enerji tasarrufu” ifadesinin yorumlanmasındaki dar bakış açısı nedeniyle İdare, GES yatırımlarının aktifleştirilerek amortisman ayırma suretiyle giderleştirilmesi hususunda ısrar etmektedir.
6728 sayılı Kanunun 14. Maddesi gerekçesini şu şekildedir;
“Gelir Vergisi Kanunu’nun 40 ıncı maddesinde yapılan düzenlemeyle, işletmeye dahil olan gayrimenkullerin iktisadi değerini artırıcı niteliği olan ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamaların yapıldığı yılda doğrudan gider yazılmasına imkan sağlanarak, enerji politikaları ile uyumlu olarak, binalarda enerji verimliliğinin arttırılması amaçlanmaktadır.”
Gerekçede yer alan enerji politikaları ile uyumlu olarak, binalarda enerji verimliliğinin arttırılması ifadesi aslında kanun lafzını yorumlarken referans alacağımız hususu açıklamaktadır.
10.05.2005 tarih ve 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’un Amaç başlıklı 1 maddesi şu şekildedir;
“Madde 1 – Bu Kanunun amacı; yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımının yaygınlaştırılması, bu kaynakların güvenilir, ekonomik ve kaliteli biçimde ekonomiye kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin artırılması, sera gazı emisyonlarının azaltılması, atıkların değerlendirilmesi, çevrenin korunması ve bu amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan imalat sektörünün geliştirilmesidir.”
2005 yılında yürürlüğe giren Kanun’un amaç başlığında yer alan düzenlemede, enerji politikamızın; yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanılması, ekonomiye kazandırılması olduğu anlaşılmaktadır.
Dolayısı ile GES yatırımları ile Kanun gerekçesinin örtüştüğünü söyleyebiliriz. Tekrar kanun lafzına dönüp enerji tasarrufundan ne anlaşılması gerektiği irdeleyecek olursak; en basit tabiriyle daha az enerji tüketmek, ihtiyacımız olmayan enerji tüketimine yol açmamak, aynı faydayı sağlayan cihazları daha az enerji tüketen modelli ile değiştirmek gibi durumlar yani elektrik şebekesinden daha az enerji çekmek, enerji tasarrufu olarak değerlendirilebilir. Bütün bu durumların yanında, ekonomik birimlerin yenilenebilir enerji kaynakları ile kendi elektriğini üreterek şebekeden daha az elektrik talep etmesi ve/veya hiç talep etmemesi de enerji tasarrufu olarak değerlendirilebilir.
Sonuç olarak,enerji politikaları ile uyumlu, binalarda enerji verimliliğini artıran ve enerji tasarrufu sağlayan GES yatırım harcamalarının ilgili yılda doğrudan gider yazılması kanaatindeyiz. Gelir İdaresinin’ de düzenlemenin lafzına ve ruhuna aykırı görüşünden vazgeçerek, enerji politikalarımız ile uyumlu olan GES yatırımlarının özendirilmesine, teşvik edilmesine katkıda bulunmasını temenni ediyoruz.
Saygılarımızla.
Vergist Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş.
Bu sayfada yer alan bilgiler genel bilgilendirme amaçlıdır.