Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’nın temel görevlerinden biri, Risk Analiz Sistemi aracılığıyla çeşitli bilgi, veri ve istatistikleri toplayarak mükelleflerin faaliyetlerini sektörler ve gruplar bazında analiz etmek, karşılaştırmalar yapmak ve olası risk alanlarını tespit etmektir. Bu faaliyetler, “Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı” doğrultusunda toplumsal farkındalık ve gönüllü uyum seviyesinin artırılması hedefleriyle yürütülmektedir.
VDK’nın mükelleflere yazı göndermesinin altında yatan temel neden, yapılan risk analizleri sonucunda bazı uyumsuzlukların veya izaha muhtaç durumların tespit edilmiş olmasıdır. Kurul, yazı gönderdiği mükellefleri risk analizine tabi tutarken özellikle şu hususları dikkate almaktadır:
- Şirket sahibi ve/veya ortağı olan kişilere, sahibi ve/veya ortağı oldukları şirketler tarafından ilgili yıllarda herhangi bir kâr payı dağıtımı yapılmamış olması. (İlgili şirketlerin beyan etmiş oldukları muhtasar beyannamelerden elde edilen veriler)
- Bu kişilere yine şirketleri tarafından ilgili yıllarda herhangi bir huzur hakkı vb. ödemesi yapılmamış olması. (İlgili şirketlerin beyan etmiş oldukları muhtasar beyannamelerden elde edilen veriler)
Yukarıdaki durumlara rağmen, bu kişilerin ilgili yıllarda yüksek tutarlı kişisel harcamalar yapmış olması. Örneğin, taşınmaz veya araba alımı gibi önemli harcamalar veya banka hesaplarında kümülatif olarak yüksek meblağlarda para giriş ve çıkışlarının olması bu kapsamda değerlendirilmektedir. (Banka hesap hareketleri, kredi kartı ekstreleri, tapu kayıtları, EGM motorlu araç kayıtlarından elde edilen veriler)
Bu tür durumlar, VDK açısından mükelleflerin gelirleri ile harcamaları arasında bir uyumsuzluk olabileceği şüphesini doğurmakta ve bu da bir risk unsuru olarak kabul edilmektedir.
Bu kapsamda VDK, mükelleflerin vergisel yükümlülüklerini zamanında ve doğru bir şekilde yerine getirmelerini teşvik etmek amacıyla davranışsal yaklaşım politikalarından faydalanmaktadır. Amaç, hızlı ve etkili yöntemlerle mükelleflerin gönüllü uyum seviyesini yükseltmektir.
“Yüksek Gelir Grupları Gözetim ve Uyum Programı” Nedir?
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’nın başlattığı “Yüksek Gelir Grupları Gözetim ve Uyum Programı” da bu çabaların bir parçasıdır. Bu program, bireylerin tercih haklarını koruyarak, onları doğru yönde karar almaya teşvik eden bir yönlendirme anlayışıyla tasarlanmıştır. Program kapsamında yapılan risk analiz çalışmaları, mükelleflerin vergilendirmeye ilişkin tutum ve davranışlarını olumlu yönde etkileyecek şekilde planlanmıştır.
Bu Bir Vergi İncelemesi Mi?
Öncelikle belirtmek gerekir ki, bu program kapsamında mükelleflere gönderilen bilgilendirme yazıları doğrudan bir vergi incelemesi niteliği taşımamaktadır. VDK, bu yaklaşımla mükellef hukukunu gözeten, vergi ahlakını ve gönüllü uyumu artıran bir bilgilendirme metodu benimsemiştir. Bu çalışma, mükelleflere haklarında tespit edilen uyumsuzlukların sebeplerini açıklama ve gönüllü uyum sağlama fırsatı sunmaktadır.
Süreç Nasıl İşliyor?
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı, “Yüksek Gelir Grupları Gözetim ve Uyum Programı” kapsamında yaptığı risk analizlerinde mükelleflerde çeşitli uyumsuzluklar tespit etmesi durumunda, bu bireyler hakkında bir bilgilendirme süreci başlatmaktadır. Bu süreç, mükelleflerin vergi yükümlülüklerini daha doğru ve zamanında yerine getirmelerini teşvik eden bir bilgilendirme ve yönlendirme mekanizmasıdır. Program dahilinde, mükelleflerin vergiye ilişkin tutumlarının daha şeffaf hale gelmesi ve gönüllü uyum seviyelerinin yükseltilmesi hedeflenmiştir. Bu bağlamda, mükelleflerin risk analiz kümesine dahil edilme sebeplerinin (yukarıda detaylandırılan gelir-harcama uyumsuzlukları gibi) detaylı bir şekilde aktarılması ve mükellef ilişkilerinin etkin bir şekilde yürütülmesi amacıyla Müfettişlik birimi görevlendirilmiştir. Bu görevlendirme, mükelleflerin konuyla ilgili detaylı bilgi sahibi olmalarını ve gerekirse gönüllü uyum sağlamalarını mümkün kılacak bir diyalog zemini oluşturmayı amaçlamaktadır.
Dikkat Edilmesi Gerekenler ve İzah Süreci
Gözetim çalışmaları sonucunda VDK tarafından tespit edilen ve mükellefe bildirilen yüksek tutarlı harcamalar veya banka hareketliliği gibi hususların kaynağına ilişkin olarak mükelleften izahat istenecektir. Bu noktada, mükelleflerin durumu net bir şekilde ortaya koyması büyük önem taşımaktadır. Örneğin:
- Mükellefin, söz konusu harcamaları veya hesap hareketlerini karşılayacak tutarları bir akrabasından veya üçüncü bir şahıstan borç olarak almış olması mümkündür. Bu durumda, borç ilişkisinin mahiyeti, tutarı ve geri ödeme koşulları gibi detayların uygun belgelerle (örneğin, borç sözleşmesi, banka dekontları vb.) tevsik edilmesi gerekebilir.
- Mükellefin, gelir vergisinin konusuna girmeyen bir gelir elde etmiş olması (miras, bağış gibi istisnai durumlar veya vergilendirilmeyecek nitelikteki diğer kazançlar, kripto işlem kazançları) söz konusu olabilir. Bu tür gelirlerin de kaynağının ve yasal durumunun açıklanması ve belgelendirilmesi önemlidir.
- Mükellefin banka hesaplarındaki yüksek hacimli hareketlilik, kişinin kendisine ait vadeli ve vadesiz hesapları arasındaki para transferlerinden veya yine kendisine ait farklı bankalardaki hesaplar arasındaki virmanlardan kaynaklanıyor olabilir. Bu tür işlemler, gerçek bir gelir artışını veya harcamayı temsil etmeyip, sadece fonların yer değiştirmesi anlamına gelebilir. Bu durumun da banka hesap dökümleri ve dekontlar ile netleştirilmesi faydalı olacaktır.
Yukarıda belirtilen durumlar ve benzeri geçerli açıklamaların sunulması, VDK tarafından “makul bir izahat” olarak değerlendirilebilir. Ancak, makul bir izahat yapılamadığı veya yeterli gönüllü uyum gösterilmediği durumlarda (örneğin, beyan dışı bırakılmış bir gelirin tespiti ve buna ilişkin düzeltme beyanının verilmemesi gibi), ilgili mükellefler Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı risk analiz birimi tarafından ek bir risk değerlendirmesine tabi tutulmakta ve bu değerlendirme sonucunda bir vergi incelemesine başlanması söz konusu olabilmektedir.
Saygılarımızla.
Vergist Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş.
Bu sayfada yer alan bilgiler genel bilgilendirme amaçlıdır.